İstanbul'un tarih kokan sokaklarında, antikaların ve nostaljik nesnelerin buluştuğu bir dükkân var. 44 yıldır antikacılık yapan Mehmet Usta, özellikle gramofonlar konusundaki uzmanlığıyla dikkat çekiyor. Her biri geçmişin izlerini taşıyan asırlık gramofonlara gözü gibi bakan Usta, bu eski müzik aletlerinin sadece müzik dinlemek için değil, aynı zamanda birer sanat eseri olarak da değerlendirilebileceğini vurguluyor. Gramofonları onarmak, restore etmek ve hayata döndürmek, Usta'nın yaşam amacının bir parçası haline gelmiş durumda.
Gramofon, müzik tarihinin en önemli icatlarındandır. 19. yüzyılın sonlarına doğru patlayan bu cihazlar, kırsal kesimden şehirlere göç eden insanların hayatına müzik getirerek büyük bir değişimi de beraberinde getirmiştir. İlk gramofonlar tarih sahnesine ilk çıktığında, insanlar sesi kaydedip yeniden dinleme imkânına sahip oldukları için büyük bir heyecan duydular. O günlerden bugüne, gramofonlar sadece müzik aleti olmaktan çıkarak, geçmişten günümüze birçok hikayeyi de içinde barındıran birer koleksiyon parçası haline geldi.
Mehmet Usta, gramofonların bu önemli tarihine olan bağını şu sözlerle dile getiriyor: “Gramofonlar, sadece birer müzik aleti değil, aynı zamanda birer tarih kitaplarıdır. Her birinin kendi hikayesi vardır. Bir gramofonu onardığınızda, onun geçmişine de dokunuyorsunuz demektir.” Usta, koleksiyonuna katılan her gramofon için ayrı bir sevgi besliyor. Bu duygu, onun işine olan tutkusunu daha da artırıyor.
Asırlık gramofonların korunması, yalnızca bir nesnenin yaşatılması değil, aynı zamanda kültürel mirasın devam ettirilmesi anlamına geliyor. Ancak bu süreç sanıldığından çok daha zorlu geçiyor. Usta, gramofonların bakım ve onarım süreçlerinde karşılaştığı zorlukları şöyle aktarıyor: “Her gramofonun farklı bir yapısı, malzemesi ve hikayesi var. Bu yüzden onarımlar çok dikkatli yapılmalı. Hatalı bir dokunuş, gramofonun ses kalitesini tamamen bozabilir.” Gramofonların çoğu, zamanla yıpranmış ahşap, metal ve cam parçalarından oluşuyor. Usta, bu malzemeleri tekrar eski görünümlerine kavuşturmak için büyük bir titizlikle çalışıyor.
Gramofonların korunması, geçmişin ve müziğin geleceğe taşınması anlamına geliyor. Usta, bu konudaki sorumluluğunu gayet iyi biliyor ve her gramofonu birer sanat eseri gibi değerlendiriyor. “Bir gramofonu korumak, sadece onu hayatta tutmak demek değil, aynı zamanda gelecekteki nesillere de bir miras bırakmak demektir” diyor. Mehmet Usta'nın dükkânı, sadece antikaları incelemek isteyenlere değil, aynı zamanda gramofonların büyülü dünyasına da kapı aralayan bir mecra olma özelliğine sahip.
Sonuç olarak, 44 yıllık antikacılık tecrübesiyle Mehmet Usta, gramofonların geçmişini, bugününü ve geleceğini bir arada değerlendiriyor. Usta'nın sadece bir antikacı değil, aynı zamanda bir tarihçi gibi çalışarak, kültürel mirasın devamlılığını sağlamaya çalışması, mesleğe olan duyarlılığını ve sevgisini gözler önüne seriyor. Asırlık gramofonların ardında yatan hikayeleri yaşatmak ve onları yeni nesillere aktarmak adı uğraşan Mehmet Usta, gerçek bir ustalık ve sevgi örneği sergiliyor.