Ramazan ayı, Türkiye’de sadece ibadet ve oruç ile değil, aynı zamanda çeşitli gelenek ve göreneklerle de anılmaktadır. Bu geleneklerden biri de her gece sahura kalkmayı hatırlatan davulcuların sokaklarda dolaşmasıdır. Bu yıl Ramazan, Türkiye'nin en küçük davulcusuyla anılacak. 6 yaşındaki Beren, minik boyu ve sevimliliğiyle herkesin gönlünde taht kurdu. Ailesinin desteğiyle Ramazan geleneğini sürdürmek için her gece sokaklarda davul çalan Beren, hem toplumun hem de sosyal medyanın ilgi odağı haline geldi.
Küçük Beren'in davul çalma hikayesi, çok sevdiği dedesiyle başlıyor. Dedesinin çocukluğunda çok sevdiği davul çalma geleneğini, ona olan hayranlığını gözler önüne sererek sürdüren Beren, evlerinin bahçesinde sık sık davul çalmaya başlıyor. Ailesi, onun bu tutkusunu desteklemek amacıyla küçük bir davul alıyor ve Beren, o andan itibaren Ramazan'ın vazgeçilmez simgelerinden biri haline geliyor. Minik davulcunun hayali, kalabalık sokaklarda sahurda davul çalmak ve insanlara bu nostaljik anları yaşatmak. Bu hayalini gerçekleştirmek için her saatini davul çalmaya ayıran Beren, çevresindekilerin takdirini kazanıyor.
Beren’in hikayesi sadece ailesinin değil, aynı zamanda birkaç yerel işletmenin de dikkatini çekti. Küçük şirin davulcu, mahalledeki pastane ve market sahiplerinin desteğiyle daha geniş bir kitleye ulaşmayı başardı. Her akşam sahur zamanı geldiğinde, sokaklarda Beren ile birlikte yürüyüşe çıkan insanlar, onu desteklemek için klipler çekmekte ve sosyal medya hesaplarında yayınlamaktadır. Beren'in çaldığı davul sesi, sadece Ramazan'ı değil, aynı zamanda dayanışma ruhunu da temsil ediyor. Mahalle sakinleri, Beren'in her gece davul sesinin yankılandığını ve bu sayede geleneksel Ramazan eğlencesinin yaşatıldığını belirtiyor. Onun küçük parmaklarıyla çaldığı davul, sadece ses değil, aynı zamanda geçmişin ve kültürün bir sembolü haline geldi.
6 yaşındaki Beren, bu güzel geleneği sürdürmenin yanı sıra, aynı zamanda genç nesille de bağ kurarak, bu tür geleneklerin önemini vurgulamakta. Sosyal medyada büyük bir takipçi kitlesine ulaştı ve her geçen gün daha fazla insanla tanışarak, onlara Ramazan ruhunu aşılamak için çabalıyor. Ailesi, Beren’in bu yolu izlerken kendisini geliştirmesi konusundaki isteklerini de sonuna kadar destekliyor. Davulculuk eğitimi alması için kayıt yaptırmayı planlayan ailesi, minik davulcunun müzikle daha fazla zaman geçirmesini ve kendini bu alanda daha fazla geliştirmesini amaçlıyor.
Beren'in hikayesi, yalnızca bir çocuğun hobi olarak başladığı bir yolculuk değil, aynı zamanda toplumsal bağların güçlenmesini ve geleneklerin yaşatılmasını da simgeliyor. Her akşam sahura kalkan mahalle sakinleri, 6 yaşındaki Beren’in sesini duyduğunda, bu özel anları birlikte paylaşıyorlar ve bu sürecin bir parçası oldukları için mutlu olduklarını dile getiriyorlar. Beren’in şevkli ve neşeli davul sesi, Ramazan’ın kutlu atmosferini daha da derinleştiriyor.
Sonuç olarak, Ramazan'da davul çalan küçük Beren, toplumun bu geleneği nasıl yaşattığını ve yeni nesillere nasıl aktarılacağını gösteren bir örnek olarak öne çıkıyor. Onun minik elleriyle çaldığı davul, yalnızca bir müzik aleti değil, aynı zamanda kültürü temsil eden, geçmişle geleceği birleştiren bir köprü görevini üstleniyor. Beren'in hikayesi, hepimize geleneğimizi hatırlatırken, aynı zamanda geleceğe daha umutla bakmamız için ilham veriyor. Bu Ramazan, özgünlüğü ve masumiyetiyle Beren, herkesin gönlünde yer eden bir kahraman olarak hafızalarda kalacak.